“İnsanoğlu tarafından yaratılmış dümdüz ve değişime açık olmayan şeyler ilgilimi çekmez. Beni esas etkileyen ülkemin dağlarında, hızlı akan akarsularında, denizin dalgasında ve sevilen kadının vücudunda bulabileceğiniz özgür ve hassas kıvrımlardır” diyen modern mimarlığın en önemli temsilcilerinden Brezilyalı mimar Oscar Niemeyer Aralık 2012’de aramızdan ayrıldı.
Maison Française Ocak 2013 Yapım: Naz Gürlek
Mimaride modern dönemin Picasso’su olarak anılan ve bir asra damgasını vuran Brezilyalı mimar Oscar Niemeyer hep kendi yolunu izlemiş, başkaları da onu takip etmiştir. 1936 yılında mimarlık kariyerine başlayan ve halen tasarımları inşa edilmeye devam eden Niemeyer dökme betonun estetik amaçlar için farklı biçimlerde kullanılmasının öncülüğünü yapan ilk mimarlardan birisidir. Dünyanın birçok yerinde bulunan eserleri duruşuyla diğerlerinden farkını ortaya koyar. “Mimar için önemli olan, hoşuna giden şeyi yapmasıdır; başkasının onun yapmasını istediği şeyi değil. Ben bu yolu izledim.” diyen Niemeyer önce ressam gibi beli kıvrılan binalar tasarlamış sonra da çizdiklerinin üzerine beton dökmüştür. Çalışmalarında Brezilyalı kadınların kıvrımlarından ilham aldığını belirtirken, “Fethedilecek büyük bir alanınız varsa kıvrım bunun doğal çözümüdür” der. O, modern hareketin kahramanlarının sonuncusudur. Le Corbusier, Mies van der Rohe, Frank Lloyd Wright ve Alvar Aalto gibi çalışmalarıyla tarihe geçmiş isimler, tek eliyle mimarlığı duyumsal eğrilerden, hafiflik ve unutulmaz biçimlerden oluşan muhteşem bir şeye dönüştüren bu Brezilyalıya hayranlık duymuşlardır. Oscar Niemeyer’in ilk dönem tasarımlarında Le Corbusier’nin etkileri son derece belirgindir. Zamanla kendi tarzını yaratan mimar Le Corbusier’yi tasarımlarında eğriler kullanmaya teşvik etmiştir. Bir başkentin tasarlanması Juscelino Kubitschek 1956 yılında Brezilya Başkanı seçildikten sonra Oscar Niemeyer ilekonuşurken iddialı önerisini paylaşır: “Bu ülke için yeni bir başkent inşa edeceğim. Bunun için bana yardım etmeni istiyorum.” Böylece ülkenin yeni başkenti Brasilia’nın tasarlanması projesi Niemeyer’e verilir. Şehir planlamasını üstlenen Lucio Costa ile Niemeyer bu proje sırasında bazı yeni fikirler denerler. Brasilia’da tasarlanan oldukça geniş ve boş caddelerin varlığı bunun bir örneğidir. Diğer bir yeni şehir planlama fikri ise yapıların çoğunlukla yerden kolonlar ve diğer taşıyıcı sistemler ile yükseltilmesidir, böylelikle bu binaların boş kalan alt kısımlarının özgür olması ve doğa ile bütünleşmesi amaçlanmıştır. Dahi bir mimarın yaratım süreci “Kendimle tartışıyorum. İçimizde aslında en azından iki kişiyiz. Yani çizdiğimde, benimle tartışan çok akıllı bir adam oluyor. Kumsalı, kadınları ve denizi seviyor. Basit bir yaşam sürmek, balık tutmak istediğini söylüyor, ama mimarlık hakkında benden çok daha fazla şey biliyor. Bazen, çizim tahtamla yalnız olduğumda, onunla yüksek sesle konuşuyorum ve bir şekilde yeni bir binanın ne olmak istediği konusunda sonuçlara varıyoruz. Çizimler ortaya çıkıyor. Bir de yazı yazıyorum ve sonra anlamlı olup olmadığından emin olmak için tekrar okuyorum. Eğer değilse, kendimle yeniden tartışıyorum ve yeni bir çizim üretiyorum. Eğer bu net ve basit bir şekilde okunuyorsa, binanız budur. Hepsi bu. Fazlası yok.”